31 Mart 2013 Pazar

Desem ki...

Hayatında bazı anlar vardır, tekrar tekrar izlemek istediğin.
Ya da başa sarmak istediğin.
Bazen de o ana dönüp değiştirebilmek istediğin anlar olur.
Yol ne olursa olsun, amaç aynı aslında.
Hepimizin, hayatının bir döneminde mutlu olduğu ama
Aptalca bi nedenden dolayı kaybettiği anlar vardır.
Bazen, sana basit gelen sözcükler, birinin kalbini kanatabilir...
Hayallerini, umutlarını yıkabilir.
Ben, sanırım o dönemlerden birindeyim.
Hayatında fazlaca siyaha alışmış birine diğer renkler hep iddialı gelir.
Renklerden korkar haldeyim.
Sevgisiz kalmış birine yaklaşmak, korkutabilir.
Korkmuş haldeyim.
Köşeye sıkışmışlık hissi, aslında kaçsam kaçabilirim.
Ama kaçmıyorum, istiyorum ama korkuyorum.
Bisiklet sürmek nasıl bi şeydi?
Teoride hatırlıyorum, pratikte becerebilir miyim?
Hiç bilmeyen biri mi daha hızlı öğrenir?
Yoksa bilen ama unutan kişi mi daha hızlı hatırlar?
Emin değilim.
Sanırım gözlüklerimi de yanlış takmışım, hiç bi' şey göremiyorum.
Ama kokusunu alıyorum, güzel kokuyor.
Hissediyorum, içimi ısıtıyor.
Yine de korkuyorum.
Korkularımı anlatsam, dinler mi beni?
Seviyorum ama söylemeye korkuyorum desem, inanır mı?
Yanındayken kalbim deli gibi çarpıyor ama ben sadece yutkunuyorum desem?
Sarılmak istediğim anlarda, düşünerek bile utanıyorum,
O yüzden sürekli önüme bakıyorum desem?
Her şeyden önemlisi, bi kere sarılsan her şey geçer desem, sarılır mı?
Kalbim dudaklarıma söz geçiremiyor diye söyleyemiyorum.
Peki parmaklarımın ne suçu var ki O'nu yazıyorum?
Korkuyorum ama yine de söylüyorum, sanırım ben O'nu seviyorum...

Devamını Oku