9 Ekim 2012 Salı

Seni Hala Seviyorum...

Geceden kalma bir haldeydim, başım ağrıyordu.
Kulaklarımda da güçlü bir çınlama,
Elbiselerimi bile çıkartmadan uyumuşum.
İçimde öyle bir sıkıntı vardı ki, durduğum yerde durmam imkansızdı sanki...
Pardüsemi alıp dışarı attım kendimi...
Başta temiz havayı ciğerlerime çekince kendimi daha iyi hissettim,
Ama bu sefer de başım iyice dönmeye başladı.
Sonra, devreye kulaklarım girdi...
Gürültülü, etrafta çok fazla gürültü vardı.
Trafikte bir biriyle savaşan arabalar, sanki üzerime kasıtlı sürmek istiyorlarmış gibiydi..
Her korna sesinde, kendimi daha da bi' sarsılmış hissettim, şoktaydım.
Sanki yıllardır dışarı çıkmıyormuş gibi,
Sanki, dünya ben dışarı çıkmadığımdan bu yana, çok değişmişti...
Kendimi oturabileceğim, sakin bir cafeye bıraktım.
Menüyü getiren kız, sanki bir uzaylıyla konuşuyormuş gibi,
Şaşkın ve ürkek bakıyordu gözlerimin içine...
Sakinleşmek ve ayılmak için sert bir kahve söyledim.
Her yudumda zihnim açılıyordu, ve yine her yudumda o ses daha da güçleniyordu...
Duymamaya, umursamamaya çalıştım.

Ama sanki içimdeki biri, benimle iletişime geçmek istiyor gibiydi.
Ve hemen sonrasında kahvemi bitiremeden, masaya parayı bırakıp kalktım.
Yürüyordum ama nereye gideceğim konusunda en ufak bir bilgim yoktu,
Bunun tam aksine bacaklarım nereye gideceğimizden son derece emindi.
Çıkmaz bir sokağa daldım,
Bir ara etraf o kadar sessizleşti ki, bastığım su birikintilerinin sesi,
Beynimin içinde yankılanıyordu.
Sonra birden olduğum yere çakılı kaldım,
Ses o kadar güçlenmişti ki artık, göz bebeklerim dışarı çıkacak gibi hissettim.
Ve ani bir U dönüşüyle, geriye döndüm.
Ayaklarım benden bağımsız koşuyordu, bir şey vardı.
Tanımlayamadığım bir şey,
Ve ben hariç bedenimin her bir hücresi bu şeyden çok fazla emindi.
Caddeler özellikle boşaltılmıştı sanki, tek bir yaşam belirtisi dahi yoktu.
Başlama noktasına gidiyorduk, hissediyordum.
Her bir adımda içimi bir soğukluk hissi kaplıyordu, üşüyordum.
Tanıdık geliyordu geçtiğim yerler, sanki daha önce binlerce sefer geçmiştim buralardan.
Karanlık olmaya başladı ve korkuyordum.
Uğultular netleşmeye başlamıştı, ama hala net olarak ne dediğini anlayamıyordum.
Yaklaştığımı hissediyordum, ve evet, varış noktam...
"Hayırr!" dizlerimin üzerine çöktüm ve topraktan bir parça aldım avuçlarıma, sıcaktı...
Hala inanamıyordum, beynim bunu şiddetle inkar ediyordu, ta ki o taşta ismini görene kadar...
Gücüm tükenmişti, O'na sarılıp yanına uzandım, ve  konuşmaya başladım...
Gözlerimden süzülen yaşlar toprağa her düşüşünde, ruhum temizleniyordu sanki...
Ve yine o ses yükseldi, bu sefer ki çok fazla netti;
"Geleceğini biliyordum, Seni hala seviyorum..."

6 yorum:

Adsız dedi ki...

"Geleceğini biliyordum, Seni hala seviyorum..." işte burası çok etkileyiciydi, bravo.

Menderes uysal dedi ki...

bir insanın bir sevgilinin gelecem deyipte gelmeyişi işte o anı çok yaşadım gelmek güzel beklemek hiç iyi değil,seni seveni bekletmiyeceksin

Adsız dedi ki...

Gercekden cok etkileyici....kewke her beklediyimiz gele bilse..

Adsız dedi ki...

keşke benimde beklediğim gelebilse benimleyken bile bana o kadar uzakta ki onun benimle olduğuna inanmak bin şahit ister..

Adsız dedi ki...

yalnız yazıdaki kişi yaşamıyor onu farkettiniz değil mi? burdaki bekleyiş sizinkinden farklı

Angel_Gorki dedi ki...

çok güzeldi ya. çok beğendim.
bende bir kaç bir şey çiziktirdim bakmak isteyen olursa; http://jangmiangel.blogspot.com/

Yorum Gönder